Varlık Dergisi Editörü Mehmet Erte, Ağustos sayısıyla ilgili şunları kaleme aldı;
Şairlerin, yazarların tedirginliği, çekingenliği itibar görmüyor artık. Aslında günümüzde herkesten bir siyasetçi gibi kendinden emin tavırlarla konuşması, bir bakıma “sahne insanı” olması bekleniyor. Belagati zayıf olan bütün cephelerden yenik dönüyor. Hadi hem belagatiniz kuvvetli hem de sağlam bir fikriniz var diyelim, o da yetmiyor, bu fikri dile getireceğiniz mecranın –örneğin sosyal medyanın– gereklerine göre yeniden biçimlendirmezseniz, belli bir jargona uydurmazsanız sizi kimse dinlemiyor, hatta alay konusu ediliyorsunuz. Sözünüzün hakikatle irtibatı, niteliği sorgulanmıyor; modaya uymadınız mı, kalabalık görünen iki taraftan birinde yer almadınız mı hemen düşürülüp eziliyorsunuz. Şüphe ve tereddüt hiç hoş karşılanmıyor. Oysa biz entelektüelin şüphelerinden, tereddütlerinden bir şeyler öğrenmiyor muyduk?..
Bugün sosyal medyada biçimlenen popüler kültürün belirlediği “beğeni” standartlarına karşı edebî ölçütleri, sanatı, felsefeyi savunacaksak dergiler bizim kalemiz. Tabii ki edebiyat tarihini imajlar dizisine indirgeyip donduran, adeta karikatürize eden popüler kültür ürünü dergilerden bahsetmiyoruz. Okurların bir bölümü bu tür dergilerin ancak müşterisi olabileceklerini, hayran olarak kaldıkları sürece onlar tarafından sevileceklerini görüyorlar; aklı başında olan herkes için hâlâ edebiyata katılmanın, bir şeyler üretmenin ve yayımlamanın yolu Varlık gibi edebiyat dergileri.
İçinde bulunduğumuz durumu yorumlamaya, eleştirmeye çalışıyoruz. Temmuz ayında yayımladığımız “Yükselen Bir Değer Olarak Vasat” başlıklı dosya bu uğurdaki birçok çalışmamızdan sadece biriydi. Ağustos sayımızda ise “Değişen Okuma Kültürü”nü masaya yatırdık, edebî üretime değil de tamamen okur kanadına eğildik. Önümüzdeki dosyalardan birinin adı ise “Eğriye Eğri, Doğruya Doğru”; eleştirinin son durumunu, doğruyu neden konuşmadığımızı sorgulayacağız.
Dergiler bizim kalemiz dedik… Peki, kitabevleri ne kadar sahip çıkıyor bize. Maalesef bağımsız kitabevlerinin, hem de en niteliklilerinin bir bölümü dergi satış işini zincir mağazalara bırakıyor. AVM gezmeyen dergi alamayacak mı? Edebiyatı yaşatacak olan eleştiri kültürüdür ve o da dergilerle varlığını sürdürür. Herhangi bir ürün satmakla kitap satmak arasında fark gören kitabevleri bunu zaten biliyorlar, demek ki kimileri bazı engellerle karşılaşıyorlar, onlardan raflarında dergi bulundurmak konusunda yaşadıkları sorunları bizimle paylaşmalarını bekliyoruz.
Eylül sayımızda buluşmak üzere.