Kafdağı’nın Ateşi

104
Kafdağı’nın Ateşi

Kafdağı’nın Ateşi

 İstanbul, 10 Şubat 2021

 

  • Kafdağı’nın Ateşi (Büyük Sürgün)
  • Setenay Özbek-Roman
  • Kafdav Yayıncılık – 192 Sf.

Setenay Özbek, soyut resim sanatındaki yetkin eserleri ile öne çıkmış ünlü bir ressam. Tablolarının popüler bir tarafı da var; eserlerini birçok yerli dizinin arka planında, birçok prestijli müzayedede, birçok iddialı koleksiyonda görebilmek mümkün. Sanatçı, son olarak kendi etnik kökeninden yola çıkarak kaleme aldığı romanı “Kafdağı’nın Ateşi”ni yayınladı. Ünlü ressamın edebiyat dünyasına attığı ilk adım değil bu roman. Kendisini 90’lı yıllarda Gendaş ve Cadde Yayınları’ndan çıkan iki öykü kitabı dolayısıyla okuma fırsatını bulmuştuk. Bunlardan birincisi Gendaş’tan çıkan 2002 tarihli “Gecenin Mavisi”, ikincisi ise Cadde’den çıkan “Hiç Kimse Bir Başkası Olamaz” idi. Ancak yazarın son çıkan romanının önceki kitaplarına göre çok daha nitelikli ve yetkin olduğunu söyleyebiliriz. Kafdağı’nın Ateşi, örneklerini sıklıkla gördüğümüz, popüler ve ünlü sanatçıların çıkardığı, markete hitap eden kitaplara benzemiyor. Sanatçı, Kafdağı’nın Ateşi adlı romanı ile edebiyat alanında da söyleyecek sözleri olduğunu kanıtlıyor.

İsminden de anlaşılacağı gibi roman Çerkezlerin büyük sürgününü anlatıyor. Kendisi de Çerkez kökenli bir kabileden, Ubıhlar’ın (Vubıh) soyundan gelen sanatçı değme romancılara parmak ısırtacak; araştırma ürünü romanı ile söz konusu tarihsel tragedyayı, içe işleyen bir kurgusallıkla, akıcı bir dille ve yerel kültürel motifleri eserin dokusuna yedirerek vermeyi başarıyor. Romanın Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı’na bağlı Kafdav Yayıncılık tarafından yayımlandığını da ilave edelim.

Ülkemizde yerleşik olup artık toplumsal bileşenin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş Çerkez toplumu kendi tarihindeki bu büyük travmayı; “Büyük Sürgün”ü asla unutmadı. Kendi öz topraklarından, öz yurtlarından sökülüp atılmayı asla kabullenemedi. Aradan geçen bir buçuk asra rağmen kendi gelenek, görenek ve kültürlerine aidiyeti asla terk etmediler ve göz bebekleri gibi korudular. Bunun doğal bir sonucu olarak da bu büyük tarihsel trajediyi anlatan sayısız eserler yazdılar. Nart Destanları’nı, Xabze geleneklerini diri tutmak için olanca güçleri ile çaba sarf ettiler. Setenay Özbek’in romanı bu büyük tarihsel çırpınışa mütevazı bir katkı olarak görülebilir. Ancak yazarın yüzyıllar ötesinden kopup gelen gelenekleri romanına yedirirken gösterdiği özen, araştırmacı ruh ve Çerkez sivil hayatının inceliklerini bir kadın gözüyle aktarırken sergilediği hassasiyet ve zarafet dikkate değer.

Roman 1860 yılında, Çerkez köylerinin Rus baskısına maruz kaldığı ve pastoral Kafkasya hayatının masalsı bir tonlama ile aktarıldığı pasajlarla başlıyor. Köylerde gitgide sıkışan ve göçe zorlanan halkın kaygıları, saldırı ve çatışmalar arttıkça giderek bir ağıt halini alıyor. Eser, tüm bunları aktarırken bir Adige köyünde, nesiller içinde yaşanan üç aşk öyküsünü odağına alıyor. Büyük aşkla tutku salınan erkeklerin vatanlarını savunurken bir bir şehit düşüp ölmesi ve sonunda göçe kadar varan büyük trajedi. Setenay Özbek bunları duygusal ve fakat sade bir dille verirken sık sık aralara girip Ahmet Mithat Efendivari müdahalelerle Çerkez geleneklerini okura aktarmakta beis görmüyor. Bunlar roman sanatında çok arzulanan uygulamalar değilse de bu roman özelinde otantik aktarım için fazlasıyla işlevsel oldukları söylenebilir. Finaldeki hüzün ve keder ise dayanılır gibi değil…

Kafdağı’nın Ateşi’ni okurken sadece topraklarından koparılmış, geleneklerine bağlı ve gururlu bir halkın sürgün esnasında yaşadığı felaketleri yeniden yaşamış gibi olmuyoruz; yanı sıra yazarın her satıra özenle yerleştirdiği otantik kültürel öğeler, ananevi unsurlar ve Çerkez’lere özgü lugatçe ile bir alt kültürün kılcal dokularına doğru yolculuklara çıkıyoruz.

Roman sanatımızın post-modern cambazlıklara evrildiği, toplumsal işlevlerinden uzaklaştığı ve metalaştığı bir dönemde Setenay Özbek gibi duyarlı sanatçıların kaleme aldığı, gerçek tragedyalardan ve somut insansal durumlardan söz eden bu nevi romanlar önem arz etmekte. Kafdağı’nın Ateşi, Kafkas halklarının yaşadığı o unutulmaz trajediyi bir de duyarlı bir kadın sanatçıdan okumak isteyenler için mütevazı fakat etkileyici bir tarihsel roman.

(Cumhuriyet Kitap Eki’nin 12 Ağustos 2021 tarihli nüshasında kısaltılarak, “Pastoral Bir Ağıt” başlığıyla yayınlandı.)

Önceki İçerikGAİN’de izle: Uçan Dedektif – Çeşme & Alaçatı
Sonraki İçerikFerhan Şensoy vefat etti

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz