Hayatın Anlamı – Toplu Eserleri 3
—-oOo—-
Çünkü boşluktan ortaya çıkan her şey
Layıktır yok edilmeye:
Hiç var olmamış olsaydı
Daha iyi olurdu öyleyse.
Dolayısıyla her hayatın kaçınılmaz olarak koştuğu yaşlılık ve ölüm bizzat tabiatın kendisinin ellerinden çıkan yaşama iradesi hakkında verilmiş bir mahkûmiyet kararıdır.
—- alıntı s.11—-
Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (…) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sık boğaz etmez. (…) Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.
- Hayatın Anlamı – Toplu Eserleri 3
- Arthur Schopenhauer
- Say Yayınları
Arthur Schopenhauer
(d. 1788, Danzig – ö. 1860, Frankfurt am Main)
Ünlü Alman filozofu. 1813’te Jena’da Über die vierfache Wurzel des Satzes vom Zureichender Grunde (Yeterli Sebebin Dörtlü Kökü) adlı bir tez savundu ve I818’de büyük eseri Die Welt als Wille und Vorstellung‘u (İstenç ve Tasarım Olarak Dünya) yayımlandı. Berlin Ünivesitesi’nde doçent oldu (1820); 1831’de öğretim üyeliğinden ayrılarak Frankfurt’ta münzevi bir hayat yaşadı; alaycı ve nükteli eserleri arasında, Über den Willen in der Natur (Tabiatta İrade Üstüne) (1836), Über die Freiheit des Menschlichen Willens (İnsan İradesinin Hürriyeti Üstüne) (1839), Die beiden Grundprobleme der Ethik (Ahlakın İki Temel Meselesi) (1841), Parerga und Paralipomena (1851) yer alır. İki eseri ise ölümünden sonra yayımlandı: Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Düşünceler ve Fragmanlar.
Schopenhauer felsefesi, hem Kant idealizmine hem de Hint filozoflarına dayanır. Bütün doktrinini, özneyi de nesneyi de kapsayan tasavvur (Vorstellung) ve irade gücü kavramı üstüne kurar. Dünya bir tasavvurdur yani o, akılda tasavvur edildiğinden başka bir şekilde düşünülemez (idealizm). Schopenhauer, bu fenomenler dünyasının dayanağına, “irade” (istenç) adını verir ve her kuvveti bir irade olarak görür (iradecilik). Bu irade varlıklarda, yaşama isteği veya yok etme sebeplerine karşı direnme ve onlara hâkim olma eğilimi olarak belirir. Zekâ bile yaşama isteğinin hizmetindedir; bununla birlikte, insan, her yaşantıda ve çabada kötülük ve acının bulunduğunu anlayınca, yaşama isteğinden kendini gene zekâ yoluyla kurtarabilecektir. Bu, hayat şartlarının karamsar bir analizidir ve Schopenhauer, kendisine ün sağlayan keskin zekâsını ve acı belagatini bu konuda ortaya koymuştur. Schopenhauer’in ahlakı, insanların özdeşliğinden ileri gelen acıma duygusuna dayanır.