Gecekondu Gezegeninde Endüstriyel Devrim

64
4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık

 

GECEKONDU GEZEGENİNDE ENDÜSTRİYEL DEVRİM

Hikmet Temel Akarsu
İstanbul, Temmuz 2020

4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık
Raşit Gökçeli – Verita Yayıncılık

Verita Yayıncılık tarafından yayınlanan “4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık” adlı incecik kitap siyasal-entelektüel tartışmaların vulgar güruhlar ya da tarafgir amigolar tarafından yürütülmesine teslim olunmuş bir dönemde bir akik taşı gibi parıldıyor. Artık çok uzaklarda kalmış, bir yaz gecesi rüyası gibi anımsamakta zorlandığımız, entelektüalizmin o geçmişte kalmış görkemli devranlarından numuneler getiriyor bizlere. Nesnel, erdemli ve düzeyli tartışmalar için sonsuz-sınırsız galerilere açılan kapıların başına bizi bırakıyor ve makale üslubu adına yetkin bir edebi tat bırakarak yeni okumalara davetiyeler çıkarıyor.

Kitap mimarlık entelijansiyasının yakından tanıdığı; aykırı görüşleri dolayısıyla daima “kara civciv” olarak dışlanmış, en baştan beri “batılı” anlamda entelektüel bir yaşam biçimini sürdüren, yaşadığı sürece “frankofonist” yani “volontarist” bir aktivizmden uzaklaşmamış bir şahsiyet; Raşit Gökçeli tarafından kaleme alınmış. Raşit Gökçeli, mimar ve şehir plancısı şapkasıyla bu kitabı kaleme almış olsa da edebiyat dünyasının zirvelerini inşa etmiş bir aileden geliyor. Hatta denebilir ki bu ailenin edebiyatın zirvesine oturmasına neden olan edimleri perde arkasından yürütmüş, sahneye çıkmayı asla tercih etmemiş ve fakat yetkin ve özellikli bir edebiyat yayıncılığını Türkiye’nin zor dönemlerinde yürütmüş ve bir efsane yazarın Türk edebiyatında yerini perçinlemesinin perde arkası oyuncularından olmuş bir profil.

Söz konusu yazar; Raşit Gökçeli yüksek bir edebiyat bilincine, alt yapısına ve donanımına sahip olsa da daha ziyade siyasal aktivizm ve sivil toplum yönünde faaliyet göstermeyi tercih etmiş ve aile imkânlarının hilafına daima toplumun yoksul ve ezilen kesimleri tarafında arayışlar içinde olmuştur. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun olsa da akademik kariyerine ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde şehir planlama alanında devam etmiş ve fakat 80’ler karanlığında akademik hayatına son vererek yayıncılığa geçiş yapmıştır. Tüm bu süreçler boyunca da siyasal aktivizm ve entelektüalizmin en yenilikçi alanlarında dillendirdiği özgün ve avangard fikirleri dolayısıyla daima “başarıyla”(!) dışlanmayı bilmiştir.

“4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık” kitabı Raşit Gökçeli’nin dünyadaki küresel dönüşüm ve yönelimleri sadece mimarlık sanatı açısından değil bir uygarlık analizi doğrultusunda sosyo-politik, ekonomik ve felsefi disiplinlerden yola çıkarak, halihazırda entelektüel alanda hüküm sürmekte olan tartışmalar bağlamında ele aldığı beş uzun makaleden oluşuyor. Makalelerin temel kaygılarının mimarlığa yaslanmasını ise gayrimenkul sektörünün 4. Endüstri Devrimi öncesinde ve esnasında ne denli önemli bir finansal arguman olduğunu kanıtlayarak açıklıyor.

Kitabına sosyolojik okur-yazarlığı olmayanlar için endüstri devrimlerinin adlandırmalarının neye dayandığını açıklayan kısa bir prologla giriyor Gökçeli. Bilindiği üzere birinci endüstriyel devrim buharlı lokomotifler ve sanayileşme dönemi, ikincisi elektrikli ev aletleri ve otomobillerin dünyayı sararak yeni kentli tüketici sınıfı yaratması, üçüncü endüstri devrimi sayısal-dijital çağla birlikte sermayenin sınırları devirip tüm dünyayı finans kapitalin ayakları altında paspas yapması ve dördüncü endüstriyel devrim ise yapay zekâ ve block-chain ve kripto para teknolojisinin devreye girdiği günümüz.

Kitaptaki ilk makalesinde Gökçeli, “Endüstriyel Devrim ve Mimarlık / Kriz Yok Dönüşüm Var” başlığı altında, endüstri 4.0, yapay zekâ, planlama ve mi­marlık konusuna sentetik açıdan yaklaşmaya çalışıyor. İkinci makalesinde ise “David Harvey Üzerine Temrinler” başlığı altında ünlü Marksist kent bilimci ve aktivist David Harvey’in “Visualisation of Capital”inden ya­rarlanarak kapitalist bir toplumsal formasyonda kentsel rantla­rın, sermayenin para–meta–para döngüsü içerisinde modern kentlerin gelişmesinden de yararlanarak ne tür finansal köpük­ler yarattığını açıklamaya çalışıyor. “Gayrimenkulün Menkule Dönüşmesi Süreci” adlı üçüncü ma­kalesinde, dijital teknoloji ile finans teknolojisinin gelişmesi sonucunda yakın zamana kadar likit olmayan bir sermaye türü olan gayrimenkulün mortgage ve benzeri tekniklerle ışık hızı ile menkul kıymete dö­nüşme özelliği kazanmasını ele alıyor. Dördüncü makalesinde, “Kentlerimizde Çevresel Sorunlara Çözüm Ararken… Gayrimenkule Dayalı Enstrümanlar/Gayrimenkul Değerlerin Menkul Değerlere Dönüştürülmesi ve İkincil Piyasaların Çevreyi Koruma Amaçlı Vergilendirilmesi için Bir Model Önerisi” başlığı altında   ülkemizde ihdas edilmesi gündeme gelen mortgage uygulamalarını sermaye piyasası  bağlamında tartışıyor. Beşinci ve en son sıradaki makalesinde ise “Nitelikli Emeğin Eğretileştirilmesi/Mimarlık Alanında Dönüşüm Vektörleri” başlığı altında refah devletini ilmik ilmik çözen neokapitalist düzen içerisinde prekarizasyon olgu­sunu ve bu olgunun planlama ve mimarlık mesleği üzerindeki izdüşümlerini değerlendiriyor.

Gökçeli’nin, derin uzmanlık gerektiren alanlardaki bu makaleleri okuma tadı verecek bir üslupla, akıcı bir şekilde kaleme aldığını, edebiyattan edindiği itiyatları bu tür felsefi-siyasi-bilimsel yazılarda ustaca kullanabildiğini ilk başta belirtmek gerekir. Daha önemlisi ise güdük bir alana sıkışıp kalmış meslekler ve meslek odaları pratiğini ve hatta tüm diğer STK’ların güdükleşmiş ve çağdaş söylemden kopmuş maişetini evrensel-güncel pratiğe, çağdaş retoriğe uygun bir platoya davet ediyor olmasıdır. Bunu yaparken 50 yıllık mimarlar odası deneyiminden yola çıkıyor ve sadece güncel maişete ya da güdük siyasete kapılmış bir birey olarak değil evrensel dönüşümün atardamarlarının nerede attığını yoklayan bir entelektüel olarak bilimsel, kültürel, sosyal, siyasal, özgün tartışmalara giriyor.

Bu küçücük kitap kuşkusuz sosyal-siyasal meselelerimize mucizevî çözümler sunacak bir iksir değildir. Lakin ortaya koyduğu tartışmacı üslup, kültürel-entelektüel donanım ve davet ettiği tartışmalar bağlamında ele alındığında örnek alınabilecek bir retoriğin temsilcisidir. Meslek odalarına dair tartışmaların ehil olmayan eller tarafından yapıldığı böylesi bir dönemde bu tür kitapların çoğalması dileğimizdir.

Varlık Dergisi’nin Kasım 2020 sayısında yayınlandı.

Önceki İçerikMimar, yazar ve çevirmen, Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz seçti: Günün kitabı
Sonraki İçerikRomancı-Senarist Piraye Şengel seçti: Günün kitabı

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz