Ölüler Kasabası

92
Ölüler Kasabası / Taşkın Pelivan

Ölüler Kasabası

Tekdüze ve durağanlık içini sıkar insanın. Günlük güneşlik bile olsa gökyüzü, üstünüze üstünüze gelir. Yetmez olur bir şeyler; her şeyiniz vardır oysa… Umutlarınız vardır, hatta işiniz bile (öyle ya en büyük sorun artık ülkemizde). Bir küçük, küçücük ışık, ah gelse, ah ışısa, yırtacaksınızdır…

Öyküler böylesi durumlar için kurtarıcıdırlar. Romanlara bakarak daha bir hızla sarıp sarmalar sizi… Sıyrılıverirsiniz tüm karabasanlardan. Taşkın Pelivan, birkaç yıl önce -yine E Yayınları arasından, 2011’de- çıkan Pandomimci ile aklımın bir köşesine sakladığım genç bir yazardı. Güçlü betimlemeleri, titiz işlenmiş ayrıntıları, rahat anlatımıyla etkilemişti beni. Sakinleştiriyordu cümleleri, aklıselim olmamı istiyordu. Öykü beni benden alıyor, taşıyordu kendisine…

İçine yolculuk…

Taşkın Pelivan, kendi içine yolculuğunda okuru da yol arkadaşı edebilmeyi başarıyor, bu ikinci öykü kitabında da. “Ölüler Kasabası” adını verdiği dokuz öyküden oluşan bu kitapta biraz daha ustalaşmış, biraz daha yetkinleşmiş yazar. Bu kez betimlemeleri daha bir toplumsal içeriğe sahip. Okur da bununla birlikte daha bir geniş kuruyor kendi düşünü. Başkasını bilemem, ama “Ölüler Kasabası” ile öyküler benim çizdiğim yola uygun yoruma açıktı, genel öykücülük yaklaşımına kıyasla.

Bir resmin karşısına geçtiğinizde, sizin zihninizde bir imaj oluşur, lekeleri, biçimleri, renkleri kendinizce yorumlarsınız… Picasso’nun, Nazi askerine verdiği cevap gibi: “Bunu siz yaptınız.” Herkes kendince bir yerinden çıkar yola ve öyle yorumlar resmi… Peki, bir öykü için böyle bir yol seçilemez mi? Seçilmeli… “Ölüler Kasabası”nda bunu yakaladım. Bu çerçeveden bakınca, benim öykülerim oldu hepsi. Demek ki “Pandomimci”ye koyduğum mim doğruymuş.

Mektuplar…

Arka kapak yazıları okurun yol göstericisidir. Orada okuduğunuz cümle/cikler içindekiler için rehber olur. Sonra hızlıca da olsa sayfalarını çevirirsiniz… Birkaç sözcük çok farklı sayfalardan birbiri ardına gelir… Bir cümle oluşturur beyniniz. Çok güzeldir o an, çok da heyecanlandırır insanı… “Ölüler Kasabası”nın arka kapağında yer alan “mektuplar” tanımlaması, benim okurun kendi düşlerini güçlendirdiği tezimi destekliyor.

Öykü yazmak, o yazdıklarınızla okuru içine çekmek, heyecanlandırmak, merak ettirmek zordur. Taşkın Pelivan, bunu başarmanın mutluluğuyla çağırıyor sizi, kendi dünyanızla birlikte kendi dünyasına…

Mektup, belki de en çok gereksindiğimiz…

Ölüler Kasabası

  • Taşkın Pelivan
  • Öyküler
  • E Yayınları
  • Haziran 2017
  • 118s

18.01.2018

Önceki İçerikGünün Kitabı: Hayvanlara Niçin Bakarız?
Sonraki İçerikAğustos 2020 bilimsel etkinlik takvimi

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz