İngiliz Çukuru

225
İngiliz Çukuru

İngiliz Çukuru

  • İngiliz Çukuru
  • Bahar Gürsoy Kaynakçıoğlu
  • Heyamola Yayınları

Türkiye ve Yunanistan arasında 1930 yılında imzalanan “Türk-Yunan Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaştırma ve Hakemlik Antlaşması”nın Türkiye tarafından tek taraflı feshedilmesi, İstanbul’da yaşayan Yunan vatandaşlarının sınır dışı edilmesine neden oldu. On iki adalarda yaşayan Türk vatandaşları da aynı kadere ortak oldular. Gelenek görenekleriyle uzun süre birlikte yaşamış bu iki toplum Türk-Müslüman ve Yunan-Ortodoks olarak iki ulusal devlete bölündü. Siyasi çekişmelerin pazarlık konusu azınlıklar 1920’lerde Türkiye’de Hristiyan azınlık, Yunanistan’da Müslüman azınlık olarak adlandırıldılar.

Sürgün edilen insanlar doğup büyüdükleri bu yerlerden gitmek istemediler. Ama zorla da olsa gittiler, gittikleri yerlere ayaklarıyla gittiler, ama akılları hep doğup büyüdükleri bu yerlerde kaldı. Gidip dönme umutları vardı, çünkü doğduklarında göbek bağlarını evlerinde sandıklarında saklamışlardı. Götüremediler, götürmek istemediler zaten… evlerini eşyalarını yerli yerinde bıraktılar, anahtarlarını her zaman koydukları yere bıraktılar. Hemen dönecekleri umudu, çiçeklerin kokusunu duyarak, yemeklerinin meyvelerinin tadı ağızlarında çıktılar evlerinden. Sokaktaki ayak seslerini, pencereden taşan şarkı, türkü seslerini geride bırakarak bindirildiler gemilere… Birlikte yaşadıkları Rumlar ile, komşuluk yapmışlar adalarda gezip eğlenmişler… Hele gençler, aşklarını, sevdalarını, sevgililerini, gizli saklı yaşanmışlıklarını geride bırakarak ayrıldılar.

Gemiler; uzaklar demekti, çok ayrılıklar, az kavuşmalar demekti. Bu gemiler hep meçhule giden yolcuları taşırlardı.

Bir krizin ortasında yanlarına alamadıkları akrabaları, dostları, çocuklukları, aşkları ve yanlarına alamadıkları kimlikleriyle iki kıyıyı birbirine bağlayan beyaz gemide İzmir limanına gelmişlerdi…

Büyükler, özellikle anneler, hep bir gün memleketlerine geri döneriz umuduyla yaşadığı geçici hayatı, valizi hazır beklemişlerdi. Hem de bütün geçmişi yüklemiş dolu hazır bavullarıyla, eşiğin dibinde…

Bahar Gürsoy Kaynakçıoğlu, İngiliz Çukuru’nda, 20. yüzyıl başında, yükselen ulusal kurtuluş mücadeleleri ile bin yıllardır iç içe yaşamış halkların zorla ayırılmalarını anlatıyor roman tadında.  Sürgünlerin mübadeleyi, memleket hasretini, çekilen zorlukları; bu acı gerçekleri, öteki olma hallerinin o derin etkisini, kişilerin iç dünyasında çoğalan o derin hüzünlü anlatışını okuduğunuzda duygulanmamak imkansız…

Okunmaya değer, değerli bir roman… Eline, yüreğine sağlık Bahar Gürsoy.

-Neboş 16.12.2020-

Önceki İçerikŞair enderemiroğlu seçti: Günün kitabı
Sonraki İçerikŞair Turgay Kantürk seçti: Günün kitabı

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz