GELENEKSEL MİMARLIĞIN İZİNDE: “BOĞAZİÇİ’NİN AHŞAP KONUTLARI VE YALILARI…”

BOĞAZİÇİ’NİN AHŞAP KONUTLARI VE YALILARI

4

GELENEKSEL MİMARLIĞIN İZİNDE: BODRUM
Reha Günay – YEM Yayınları
195 Sayfa – Sert Kapak – Kuşe Kağıt

BOĞAZİÇİ’NİN AHŞAP KONUTLARI VE YALILARI
Reha Günay – YEM yayınları
296 Sayfa -Sert Kapak -Kuşe Kağıt

 

  • Hikmet Temel Akarsu (Mimar-Yazar)
  • Nevnihal Erdoğan (Mimar – Prof. Dr.)

Mimarlık alanına yönelik yayınlar son dönemde hem kapsam hem de içerik hem de nitelik olarak büyük gelişmeler gösterdi. Bunlar çoğunlukla mimarlık sanatının uygulamaları, geliştirilmesi ve sürdürülmesi yönünde olsalar da zaman zaman mimari mirasın korunması ve kayıt altına alınması yönünde de büyük bir işlevsellik gösteriyorlar. Kaybedilen mimari mirasa dair olmak üzere geçtiğimiz günlerde art arda iki kapsamlı kitap çıkardı YEM Yayınları. Her iki kitap da devasa boyutlarda, lüks tasarım ve sunumla, oldukça pahalı; prestij prodüksiyonlar olarak raflarda yer aldı. Her iki kitabın da yaratıcısı Prof. Dr. Reha Güney. Sadece yazarı demiyoruz bilhassa “yaratıcısı” diyoruz. Çünkü kitapların her ikisinde de yazarlıktan da öte bir evrene bizi taşıyan sanatlar var. Bunların ne olduğunu anlayabilmek, “Geleneksel Mimarlığın İzinde: 1: Bodrum” ve “Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları” kitaplarını ele almak; bunu layıkıyla yapabilmek için öncelikle Prof. Dr. Reha Güney’in kim olduğu sorusuna yanıt aramak gerekir.

1937 doğumlu ve İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Reha Güney İ.Ü. Sanat Tarihi Bölümünde doktora yapmış ve emekli olana kadar YTÜ Restorasyon Ana Bilim Dalı’nda çalışmış. Daha sonra MSGSÜ Fotoğraf Bölümü kurucuları arasında yer almış ve mimarlık fotoğrafı dersi vermiş. Bu dönemde mimarlık mirasının ve kültür varlıklarının belgelenmesi için uzun yıllar boyu emek sarfetmiş. Olasılıkla elimizdeki özgün kitapların ortaya çıkmasına neden olan birikim de bu sürecin ürünü. Bu çalışmaları sonucunda Prof. Dr. Reha Günay’ın TMMOB Mimarlar Odası 17. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında “Mimarlığa Katkı Ödülü”ne layık görüldüğünü de bu arada belirtelim.

Reha Günay Bodrum Belediyesi’nin katkıları ile hazırladığı Bodrum (1965-1991) Geleneksel Mimarlığın İzinde kitabında hem fotoğraf sanatından hem de mimarlık sanatından yararlanarak geleneksel mimarimizin kaybettiğimiz “pitoresk” mazisinin bir panoramasını çıkarıyor. Bodrum tarihi ve Bodrum Yarımadası hakkında kitabî ve tarihî bilgileri kısaca verdikten sonra Bodrum, Müsgebi, Turgut Reis, Yalıkavak, Gümüşlük, Karakaya, Akyarlar gibi nahiyelerin ya da o zamanki halleriyle kırsal bölgelerin geleneksel mimari dokularından alınmış sanatsal fotoğrafları ayrıntılı mimari açıklama içeren resim altı yazıları ile birlikte sunuyor. Bodrum’un tarihte kalmış Musandralı Ev, Sakız Tipi Ev, Kule Ev gibi yapı karakteristiklerini ayrıntılı bir şekilde açıklıyor. Daha sonraki bölümlerde belli tarihsel dönemler içinde Bodrum mimarisinin karakteristiğini yansıtan bu gibi konutların yapısal özelliklerini, genişletilmiş, ayrıntılı ve teknik bilgiler içeren resim altı yazıları ile birlikte veriyor.

Böylece, son derecede işlevsel, özendirici, kaybedilen mimari mirası kayıt altına alan, nostaljik ve estetik bir kitabı bugünün Bodrum’unu yaşayanlara ilham vermesi için belleklere kaydediyor. Bodrum’un bugünkü kaotik yapısına kapılmış insanlarımızın bu estetik değerleri algılaması ve kendi yaşam çevrelerinde bunlardan ilham alarak bazı değerlere erişmesi mümkün olabilir.

Değerli mimar Profesör Reha Günay benzeri ve çok daha kapsamlı bir kitabı da Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları adlı derlemesinde yapıyor.

Yayınevinin kitap hakkındaki açıklamalarında; Prof.Dr. Reha Günay, Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları’nda İstanbul Boğaz kıyılarındaki yapı ve yaşam kültürünü, 60 yılı aşan mimar, akademisyen, fotoğrafçı, yazar kimliklerinden süzülen özgün, siyah-beyaz bir fotoğraf seçkisi üzerinden aktardığı belirtiliyor. Kitabın giriş bölümünde Antik dönemden Bizans’a, Osmanlı’dan günümüze uzanan bir yaşam ve yerleşim alanı olagelen Boğaz’ın öneminin göstergesi olan tarihi veriler; haritalar, gravürler eşliğinde paylaşıldığı belirtiliyor. Göksu mesirelerinden mehtapta sandal sefalarına, sahilhane bahçelerinden yazlıklardaki hayata, balıkçılardan sandalcılara, yalı mimarlığından ahşap konutlara uzanan ve adeta denizle gelişen, bütünleşen bu yaşam kültüründen kesitler sunuluyor.

Bu kitap da tıpkı Bodrum kitabı gibi mimarlık ve fotoğraf sanatlarının disiplinler arası iş birliği ile ortaya çıkmış. Fakat tarihsel mazisi çok daha engin bir ufka yayılan Boğaziçi kitabında edebiyattan da alıntılarla konu bir aşama daha derinleştirilmiş. Reha Günay Boğaziçi’nin Ahşap Konutları ve Yalıları kitabında Gugas V. İnciciyan (1758-1833), Edmondo de Amicis (1846-1908), Abdülaziz Bey (1850-1918), A. Cabir Vada(1881-1948), Abdülhak Şinasi Hisar (1887-1963) gibi dönemsel yazarlardan alıntılarla eserini kapsamlılaştırmış.  Daha sonraki bölümlerde Boğaziçi yalılarına ve ahşap konutlarına dair semt semt, görseller eşliğinde, yine ayrıntılı resim altı yazılarla geniş bir çerçeve sunmuş. Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz, Anadolu Kavağı, Tophane, Fındıklı, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Emirgan, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Yenimahalle vs…

Yine yayınevi bilgilendirmesinden aktarımla kaydedelim: “Reha Günay, 1960’lardan bugüne çektiği özgün fotoğraflarla ANADOLU YAKASI başlığı altında Üsküdar’dan Anadolukavağı’na; RUMELİ YAKASI başlığı altında Tophane’den Yenimahalle’ye uzanan rotaları izleyerek, yaptığı seçki ile kimi günümüze dahi ulaşamamış, kimi özgünlüğünü yitirmiş yapıları ve dokuyu gelecek kuşaklara aktarıyor.

Aziz Mahmut Hüdayi Külliyesi, Alexandre Vallaury tasarımı Debreli İsmail Paşa Yalısı, Sadullah Paşa Yalısı, Kadiri Tekkesi, Naime Sultan Yalısı, İstanbul’un en eski ahşap yapısı Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı ve ikinci en eski yapısı Kavafyan Konağı, Sait Halim Paşa Yalısı, Raimondo D’Aranco tarafından tasarlanan İtalyan Konsolosluğu, Huber Köşkü gibi tarihi ve mimari öneme sahip onlarca yapının yanı sıra birbirine yaslanmış, bir arada yaşama kültürünün de bir göstergesi olan mütevazi ahşap sıraevlerin, sokakların ve caddelerin kaydını düşüyor.

Reha Günay, küçük geleneksel ahşap konutlardan Barok, Art Deco, Art Nouveau ya da Neoklasik üsluplarda inşa edilmiş görkemli köşk ve yalılara uzanan eşsiz fotoğrafları aracılığıyla, yitirdiğimiz bir mimarlık anlayışını ve yaşam kültürünü şöyle hatırlatıyor:

“Çocukluğumu yaşadığım İstanbul’un neredeyse tamamı ahşap konutlardan oluşuyordu. 2.700 yıllık bir kentte toplum yapıları taş ve tuğladan yapılmış; zamanın her türlü aşınımına karşın büyük bir kısmı hâlâ var olmaya devam ediyor. Ancak konut mimarlığı tümüyle ahşap olduğundan çeyrek yüzyıllık aralıklarla yenilenerek çocukluğuma kadar dayanabilmişti. İstanbul sokaklarında dolaşırken yer yer kârgir veya betonarme konutlara da rastlıyordum. Bunlar daha çok bazı semtlerde veya ana caddeler üzerinde yer alıyordu. Bu inşa biçimi giderek artmaya başladı. İşte o zaman bu mimarlık mirasının bir gün yok olacağı endişesiyle fotoğraflarını çekmeye başladım…”

Büyük bir alt üst oluş ve yeni çağın dönüştürücü çalkantıları altında trajik bir bellek ve kimlik kaybına uğrayan kentlerimiz insanlarının her iki kitabı da kitaplıklarına katmalarını ve bu sayede geleneksel mimarimize dair estetiği hep hatırlarında tutmalarını öneririz.


İÇİNDEKİLER

GİRİŞ: Geçmişte Boğaziçi, Dönemin Tanıkları, Boğaziçi, Boğaziçi’nde Yaşam, Yalı Mimarlığı

ANADOLU YAKASI: Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz, Anadolukavağı

AVRUPA YAKASI: Tophane, Fındıklı, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Emirgân, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Yenimahalle


 

Önceki İçerikSabah Yürüyüşü

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!