Adaletin bu mu dünya!

28
Adaletin bu mu dünya

Bu dizedeki “dünya”nın yerine neyi isterseniz koyabilirsiniz. Değil mi ki ne akıl kaldı ne mantık, değil mi ki ne hak var ne hukuk ortada, değil mi ki isyan halindeyiz… o zaman dilinin ucuna kadar gelip de zor tuttuğun o (neyse işte o) saydır gitsin.

Kimi zaman biridir o adaletsiz, kimi zaman bir kurumdur, kimi zaman herkes girer içine, kimi zaman kimseyi sokamazsın gönlün elvermez.

Ama tam da bu günlerde… At iziyle it izinin birbirine karıştığı bu günlerde, o çaresiz insanın yapabildiği tek şey bile yetmiyor. (Sormayın, çaresiz insan küfredermiş sadece.) Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını, bizim ülkemize de gelmiş, A’dan Z’ye herkes tedirgin, çekiniyor, hatta korkuyor ama yöneticilerimiz rant peşinde. Yaşlılar (65+) en çok etkilenenler ve ölüm oranları alabildiğine yüksek olduğu için öncelikli. İlkin onlara #evdekal dendi. Sonra gençler (-20) için aynı çağrı yinelendi. Biz herkes için #evdekal denilecek ve bu salgının önü bir an önce alınacak diye beklerken gençlerin çalışanlarına sokağa çık emri verildi. Niye? Çünkü onlar çalışmak zorundalar.

Bu ayrımcılık niye?

O yaşta çalışmak zorunda olan (büyük olasılıkla asgari ücretten bile az maaşla) gençler zaten zor şartlarda çalışıyor. Emeklerinin karşılığını alamadığı gibi kentin en uzak semtinden gelip gidiyor işine… Yani, “aman toplu taşıma kullanmayın” denilen günlerde otobüslere binmek zorundalar. Yetmiyor, uygunsuz şartlardaki işyerlerinde dinlenmeye bile fırsat tanınmadan günü tamamlamaya çalışıyorlar. Evlerindeyse büyük olasılıkla su bile akmıyordur, bir tencere yemeğe beş-altı kardeş, anne baba hatta belki birkaç akraba birden kaşık sallıyorlar. Sosyal mesafe dediğiniz asla mümkün değil. İşte, yolda aldığı virüsü ailesine bulaştırmaması söz konusu olabilir mi? gün boyu küçücük evde bir şeyler yapmaya çalışan anne, gürültüsünden rahatsız olduğu küçükleri atıyor sokağa, onlar da taşıyor dışarı o virüs denilen canavarı… Derken bütün mahalle…

Nerede kaldı sosyal devlet, nerede kaldı sosyal mesafe, nerede kaldı #evdekal.

Şair şiirce dillendirmişti…“Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.”

Bizde de korona-19 elden ele… Şiirin sonunda,

“Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.” diyordu şair… bizim boynumuz eğik, her ne kadar başımız dik ise de.

Dönelim başa…Ozanın ozanca sorduğu “adaletin bu mu dünya” sorusunu siz kendi kendinize sormuyor musunuz? Diyorlar ki, bu virüs zengin yoksul ayırt etmiyor. Sizce de öyle mi? Etmiyor mu? Beyaz yakalıların oturduğu semtlerde sokaklar bomboş, herkes evinde, rahat. Oysa yoksul semtlerde insanlar ekmek peşinde sokaklarda koşturuyor. Bugün için belki arada bir fark gözükmüyor, ama uzmanların dedikleri doğrultuda tepe noktasına ulaşmamış bu salgının etkileri ileride kendini gösterdiğinde, “ben size demiştim” diyeceğiz.Biri, mesaj atmış, devletin 1,5 asgari ücret verdiğini, kapasitenin 1,5 milyon işçi olduğunu, başvuranlarınsa 400 binde kaldığını belirtmiş. Yani, ona göre 1,1 milyon işçi için maaş varmış… Unutmadan, başvurular artarsa daha da arttıracakmış…  Ben de iş arayanlara telefonunu vereyim mi diye sordum. Yahu, kraldan çok kralcılardan çekiyoruz ne çekiyorsak. Devlet kendisi açıklıyor işsizliğin rekor düzeyde olduğunu… O kendini savunmuyor, sana mı kaldı?

Bu mantık öldürecek bizi, başka bir şey değil.

Önceki İçerikİstanbul Bienali’nden film seçkisi: Çevrimiçi ve ücretsiz
Sonraki İçerikMars 2050 Yaşam Alanı Fikir Yarışması Ertelendi

Cevapla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz